ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

KALECİK

kalecik antalya
KALECİK İLÇE TARİH VE COĞRAFYA
 İlçe merkezinde hâkim bir tepede bulunan Kalecik Kalesi Romalılardan kalma olup, Osmanlılar zamanında onarım görmüştür. Kalecik Osmanlılar döneminde oldukça gelişmiş bir kasaba olarak bilinmektedir. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde adı zikredilen yerlerden birisidir. O tarihlerde Ahilik yörede yaygınlık kazanmıştır; tabakçılık, bakırcılık ve kumaş dokumacılığı dönemin gelişmiş el sanatlarındandır. Hasbey, Saray, Tabakhane camileri ile Kazancı Türbesi ve Kızılırmak üzerindeki Develioğlu Köprüsü belli başlı tarihi eserleridir. Ayrıca yakın tarihimizde Kurtuluş Savaşında nokta hizmeti vermek, Kuvay-i Milliye güçlerine lojistik destek sağlamak bakımından hizmet etmiş ve 1925 yılında büyük Atatürk’ün Kastamonu seyahatleri esnasında onurlandırdıkları bir yerleşim birimidir. İlçe, Ankara’nın kuzeydoğusunda bulunmaktadır. Komşuları; 
Kalecik ve civarında ilk defa M.Ö.3500-4000 yıllarında iskan edilmiş olduğu araştırmacılar ve tarih adamlarınca tahmin edilmektedir. Kalecik ve civarında Hititler zamanında önemli bir bölge olduğu Tüney Köyü civarındaki İnandık kazılarında bulunan eski Hitit dönemine ait Mabed, Bağış Tableti ve Kabartmalı Vazodan anlaşılmaktadır. M.Ö. 4000 yıllarında Frikyalıların da Kalecik ve civarında oturduğu bulunan tarihi eserlerden anlaşılmaktadır. Kalecik Kalesi Romalılar devrinde Bursa Tekfuru tarafından kızana çeyiz olarak yaptırıldığı adının da meşran adıyla anıldığı Evliye Celebinin seyahatnamesinde bahsedilmektedir. Bu dönemde Kalecik Kalenin etrafında serpilmiş küçük bir kasaba olması nedeniyle Kale kelimesinin cik eki getirilerek küçük anlamına gelen bu günkü 
KALECİK ismini almıştır. Anadolu’ya Trakya üzerinden gelmiş Galatlar Ankara-Kalecik ve çevresine hakim olmuşlardır. Galatlardan sonra Kalecik ve civarı bir müddet Roma İmparatorluğunun hakimiyeti altında kalmıştır. Daha sonra Kalecik Bizans İmparatorluğunun hakimiyeti altına girmiştir. Ramsay Kalecik’in Ankara dan Çankırı istikametine giden ve trajen zamanından kalma Romalılara ait bir yol şebekesi olduğunu belirtir. Ayrıca Çankırı Kalecik arasının 36 mil olduğunu Kalecik’te biri trajen ve diğeri Katrian zamanlarına ait iki adet mil taşı olduğunu bunlarda görülen 35-38 rakamların ise Çankırı ile Kalecik arasındaki mesafeyi gösterdiği söylenmektedir. Türklerin 1071 yılında Malazgirt’te Bizanslıları yenmesinden sonra artık Bizanslılar tutunamamışlar 
 Kalecik ve çevresi bu gün olduğu gibi tarih öncesinde önemli yerleşim birimi olduğu çeşitli bilimsel araştırmalar ve kazılardan anlaşılmaktadır. Kalecikle Çankırı arasında bulunan (Çankırı’ya bağlı) İnandıktepe’de yapılan kazılarda eski Hitit dönemlerine ait bir Mabet, Bir Bağış Tableti ve bir Kabartmalı Vazo ile çeşitli tarihi eserler bulunmuştur. Bulunan eserlerin Hitit Kralı 1.Hattuşili zamanına ait olduğu anlaşılmıştır. Bölgede Hitit hakimiyeti M.Ö. 1200/1190 yıllarında Hitit İmparatorluğunun yıkılmasına kadar devam eder. Hititlerden sonra bölgeye Firigler’in hakim oldukları sanılmaktadır. Firig hakimiyeti M.Ö. 650 yılında Firigler’in Batı Anadolu da yaşayan Lidyalılar’ın hakimiyeti altına girmesine kadar devam etmiştir. M.Ö. 550 yılında Lidyalılar’ı yenen 
Timur’la savaşmak için Ankara’ya Kalecik üzerinden gelmiş, ve bazı yerler Timur tarafından kendisine bırakılmıştır. Daha sonra İsfendiyar beyin oğlu Kasım bey Osmanlı İmparatoru Çelebi Mehmet’ten (1402-1421) yardım isteyerek Çelebi Mehmet’tin müdahalesi üzerine İsfendiyar bey Çankırı – Kalecik – Tosya gibi yerleri Kasım beye vermek zorunda kalmıştır. 2. Murat’ın (1421-1451) yılları arasında İsfendiyar bey Oğlu Kasım Bey’e verdiği yerleri işgal etmiş ise de yapılan savaşta yenilmesi üzerine buraları oğluna tekrar bırakmak zorunda kalmıştır. 1461 yılında Osmanlı İmparatoru Fatih Sultan Mehmet’in Kastamonu’ya yürümesi ile Candar Oğulları Beyliği son bulmuş, Kastamonu Çankırı ve Kalecik yöresi Osmanlıların yönetimi altına girmiştir. 
 Fatih Sultan Mehmet’in 1461 yılında Candar Oğulları Beyliği’ne son vermesi üzerine Kalecik tamamen Osmanlıların eline geçmiş oldu. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Kalecik ve diğer bazı yerlerde “Ankara Sofu” denilen çok güzel bir çeşit kumaş dokunmakta idi, bu kumaştan üst elbiseleri yapılırdı. Kumaşın şöhreti Osmanlı İmparatorluğunu son zamanlarına kadar devam etmiştir. Bu devirde Kalecik’te ipek böcekçiliğide çok gelişmişti. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Kalecik ticari yönden gelişmiş bir merkezdi ve “Küçük Mısır” namı ile bilinmekte idi. Ayrıca Kalecik’te bu devirde döşemecilik, kumaş ve dericilik gibi sanatların çok üstün bir seviyede olduğu bilinmektedir. Kalecik’in Osmanlılarda ve geçmiş zamanlarda nedenli önemli bir kent olduğunu 
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesin deki şu sözlerden anlamaktayız. “....Oradan ileri gidip (Kalecik) Büyük Kalesine geldik... Burasını Bursa Tekfuru (Serdene) adlı Kral kızı için yaptırmıştır. Sonra Kastamonu hakimi (Topal Beyazıt) feth etmiş ve Osmanlılara baş eğmeyip nice köy ve kasabalara el uzatmağa başlamıştır. Nihayet Yıldırım Beyazıt Han bir gün birden bire bu kaleyi basıp feth eyledi. Hala Kangırı Sancağı hükmünde has ve su başlıdır. Yüzelli Akçalık Şerf kazadır. Kadısına senede dört kese has olunur. Kedhüda ve yeniçeri serdan, müftüsü, nakibülaşrafı, ayan ve eşrafı, kale ağası, yirmi kadar kale neferi vardır.” Kalecik’te Osmanlılar zamanında Ahilik bir hayli ileri idi. Esnaf kuruluşun ahlaki değerlerine ve kurallarına titizlikle riayet ederdi. Örneğin Kale mahallesi halkı sabahleyin pazara inmedikçe kasaplar et ve sakatat satmazlardı. Halen Kalecik’te Ahi Kemal Mahallesi, Ahiler Mahallesi, Halil Ağa Mahallesi ve Ahiler İlköğretim Okulu gibi Ahiliği yansıtan isimler mevcuttur. 
 Milli Mücadele yıllarında Kalecik’in büyük ve önemli etkinliği ve rolü olmuştur. Bu etkinlikle; Ankara-Kalecik-Çankırı-Kastamonu-İnebolu Şosesinin varlığı büyük önem taşır. Batı Anadolu o yıllarda işgal altında olduğundan, İstanbul ve çevresinden elde edilen mühimmat, cephane ve malzeme Karadeniz yolu ile İnebolu’ya getirilmiş oradan da Kastamonu-Ilgaz-Çankırı-Kalecik’e intikal ettirilmiş, buradan da Haymana cephesine sevk ettirilmiştir. Milli Müdafaa Vekaletince Kalecik’e 14 ağız fırın yaptırılmış; Bu fırınlardan üretilen peksimet Haymana cephesine sevk edilmiştir. O yıllar da Kalecik’teki Hamdi Camii ve başka camiler ile Hükümet Konağı cephede yaralanan askerlerin tedavisi için hastane haline getirilmiştir. Haymana cephesinden askerler kağnılarla buralara getirilir; 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder